Sözcü Gazetesi Raporu

Olay Bilgileri 

Olay Tarihi: 16 Ocak 2023

Olayın Yeri:Türkiye

Failin kimlik bilgileri: Özgür CEBE, Sözcü Gazetesi, T.C. İçişleri Bakanlığı

Kaynak:https://www.sozcu.com.tr/2023/gundem/fetonun-medya-yapilanmasi-icin-iade-talebi-listeye-alindilar-7557964/ 

Olayın Fotoğrafı:

Nefret Söylemi Analizi

Nefret söylemi beyanının transkripsiyonu:“İçişleri Bakanlığı da FETÖ’nün medya yapılanmasında bu isimleri terörden arananlar listesine dahil etti ve ihbar edenlerin parayla ödüllendirileceğini duyurdu.”

Nefret söyleminin hedef grubu/grupları:Abdülkerim Balcı, Abdullah Bozkurt, Abdurrahman Keskin, Asım Yıldırım, Aydoğan Vatandaş, Adem Yavuz Arslan, Arzu Yıldız, Basri Doğan, Bülent Keneş, Bülent Korucu, Cevheri Güven, Erkam Tufan Aytav, Hasan Cücük, Mehmet Cerit, Necdet Çelik, Sevinç Özarslan, Gülen hareketi mensubu olduğu iddia edilen Said Sefa, Tuncay Opçin, Zühdi Reha Yeprem, Tarık Toros, Emrullah Uslu, Ekrem Dumanlı, Yaşar Yeşilyurt ve diğer gazeteciler.

Nefret söyleminin gerekçesi: Gazeteciler, jandarma ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına yönelik komplo davalarına ilişkin FETÖ savcıları tarafından sızdırılan uydurma delillerle “FETÖ’nün medya yapılanmasına” dahil olmak ve FETÖ’nün yayın organları aracılığıyla kamuoyunu yanlış bilgilendirmekle suçlanıyor. Ayrıca, Gülen hareketi için “FETÖ” ifadesinin kullanılması, hareketi şeytanlaştırması, üyelerinin meşru olmadığını ima etmesi ve hareketi bir suç ve şiddet örgütü olarak göstermesi nedeniyle nefret söylemi olarak değerlendirilmektedir.

Nefret söylemi beyanının analizi: Sözcü gazetesinin Gülen hareketine yakın gazetecilerle ilgili haberi, hedef alınan gazetecilerin sadece terör suçundan aranmadıklarını, aynı zamanda yasadışı ve tehlikeli bir örgütün parçası olduklarını ima etmesi açısından son derece sorunludur. Haber, hükümetin vatandaşları bu kişiler hakkında rapor vermeye teşvik ettiğini öne sürüyor ve bu daha fazla taciz ve sindirmeye yol açabilir. Raporda kullanılan dil, hükümetin Gülen hareketine ve üyelerine yönelik baskısını meşrulaştırma girişimi olarak görülebilir. Gülen hareketi için “FETÖ” ifadesinin kullanılması, hareketi şeytanlaştırması, üyelerinin meşru olmadığını ima etmesi ve hareketi bir suç ve şiddet örgütü olarak göstermesi nedeniyle nefret söylemi olarak değerlendirilmektedir. Aşağılayıcı ifadelerin kullanılması ve hareketin ve üyelerinin şeytanlaştırılması, Gülen hareketinin ve üyelerinin insanlıktan çıkarılmasının ve kriminalize edilmesinin bir aracıdır. Raporda, hedef alınan kişilerin “FETÖ’nün medya yapılanması” içinde yer aldığı ve terör suçundan arandıkları ima ediliyor. Bu dil, hükümetin Gülen hareketini şeytanlaştırmasıyla tutarlıdır ve hükümetin hareket ve üyeleri üzerindeki baskısını meşrulaştırma girişimi olarak görülebilir. Raporda, hareketin Türk devletini baltalamaya ve paralel bir devlet kurmaya çalışan, hareketin mensuplarını insanlıktan çıkaran gizli, tehlikeli ve yasa dışı bir örgüt olduğu iması doğru değil. Özetle, Gülen hareketine yakın gazeteciler hakkındaki haber, Gülen hareketini şeytanlaştırdığı, üyelerinin meşru olmadığını ima ettiği ve hareketi bir suç ve şiddet örgütü olarak gösterdiği için nefret söylemi oluşturmaktadır. Bu, hareketin üyelerine yönelik daha fazla ayrımcılığa, marjinalleşmeye ve zulme yol açabilir. Örneğin Gazeteci Abdülkerim Balcı, Zaman gazetesinin İsrail muhabiri olduğu iddia ediliyor ve FETÖ savcılarının sızdırdığı uydurma delillerle hareketin yayın organlarında algı operasyonları düzenleyerek kamuoyunu yanlış bilgilendirmekle itham ediliyor. Benzer şekilde Today’s Zaman gazetesinin Ankara temsilcisi olarak anılan gazeteci Abdullah Bozkurt da Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un 19 Aralık 2016’da öldürülmesi olayına karışmak ile itham ediliyor. Ayrıca Libya’da görev yapan MİT personelinin kimlik bilgilerini ve Türkiye ile Ermenistan arasında olası bir savaş çıkması durumunda devreye girecek olan Atmaca planını ifşa etmekle de suçlanıyor. Ayrıca ‘terör örgütünün’ yayın organı olarak nitelendirilen Bugün gazetesinin eski Ankara ve Washington muhabiri olarak anılan gazeteci Adem Yavuz Arslan, Balyoz ve Ergenekon kumpas davalarında uydurma delillerle  algı operasyonu yapmakla suçlanıyor. Bu örnekler, Gülen hareketine yakın gazetecileri yasadışı ve tehlikeli bir örgütün parçası olarak şeytanlaştırarak ve meşru olmadıkları ima edilerek onlara yönelik nefret söyleminin kullanıldığını göstermek ile beraber kaynak gösterilmeyen yanlış bilgiler ile gazetecilerin itbarını zedelemek amacı ile iftira atılıyor.

Bağlamsal bilgi:Gülen hareketi, Türk hükümeti tarafından 2016’daki başarısız darbe girişiminin arkasında olmakla suçlanan dini ve sosyal bir harekettir. Hareket ve üyeleri, Türkiye’de yaygın bir baskıya maruz kaldı; birçok üyesi tutuklandı, gözaltına alındı ​​veya sürgüne gönderildi.

Açıklamanın etkisi:Bu haber, Türkiye içinde ve dışında hedef alınan gazeteciler ve ailelerinin daha fazla damgalanmasına, taciz edilmesine ve sindirilmesine ve hareket üyelerinin insanlıktan çıkarılmasına yol açarak gazetecilere karşı şiddeti ve diğer taciz biçimlerini meşrulaştırmasını kolaylaştırabilir. Haberde ayrıca İçişleri Bakanlığı’nın bu kişileri terörden arananlar listesine aldığı ve bu isimleri ihbar edenlerin parayla ödüllendirileceğini açıkladığı da belirtiliyor. Bu, hem Türkiye içinde hem de dışında hedef alınan gazeteciler ve ailelerinin daha fazla damgalanmasına, taciz ve tehtid edilmesine ve sindirilmesine yol açabilir.

Sonuç

Sonuç olarak, Sözcü gazetesinin Gülen hareketine yakın gazeteciler hakkındaki haberi, Gülen hareketini ve mensuplarını şeytanlaştırdığı, meşru olmadıklarını ima ettiği ve hareketi bir suç ve şiddet örgütü olarak gösterdiği için nefret söylemi oluşturmaktadır. “FETÖ” teriminin Gülen hareketine atıfta bulunmak için kullanılması, hareketin Türk devletini çökertmeye ve paralel bir devlet yapılandırmaya çalışan gizli, tehlikeli ve yasadışı bir örgüt olduğunu ima etmesi nedeniyle özellikle sorunludur. Bu açıklama, hareketin üyelerini insanlıktan çıkarıyor ve insanların kendilerine yönelik şiddeti ve diğer taciz biçimlerini haklı göstermesini kolaylaştırıyor. Haber ayrıca, hedef alınan gazetecilerin terör suçundan arandığını ve hükümetin vatandaşları bu kişiler hakkında haber yapmaya teşvik ettiğini ima ediyor ki bu da daha fazla tacize ve sindirmeye yol açabilir. Haberin dili, hükümetin Gülen hareketini şeytanlaştırmasıyla tutarlı ve hükümetin hareket ve üyeleri üzerindeki baskısını meşrulaştırma girişimi olarak görülebilir. Bu raporda nefret söyleminin kullanılması, hedef alınan gazeteciler de dahil olmak üzere hareketin üyelerine yönelik daha fazla ayrımcılığa, marjinalleşmeye ve zulme yol açabilir. Bu haberdeki nefret söylemi ifadesinin öneminin sadece saldırgan olması dolayısıyla değil aynı zamanda uydurma olduğunu ve hedef alınan gazetecileri ve Gülen Cemaati’ni yalan haber ile düşmanlaştırmanın bir yolu olduğunu fark etmek önemlidir.