Olay Bilgileri
Olay Tarihi: 23 Kasım 2023
Olayın Yeri:Türkiye
Fail(ler)in kimlik bilgileri SABAH MEDYA
Nefret Söylemi Analizi
Nefret söylemi beyanının transkripsiyonu: ”FETÖ’cü hain…”
Nefret söyleminin hedef grubu/grupları:Bu haberdeki nefret söylemi eski bir polis şefine yöneliktir.
Nefret söyleminin gerekçesi: Nefret söyleminin hiçbir gerekçesi olamaz. Nefret söylemi genellikle önyargıya, hoşgörüsüzlüğe ve bireyleri gerçek veya algılanan bağlılıklarına, özelliklerine veya inançlarına dayalı olarak küçük düşürme veya onlara zarar verme arzusundan kaynaklanır.
Nefret söylemi beyanının analizi: Failin haber yazımında ‘FETÖ’ terimini kullanarak Gülen hareketinden söz ediyor. “FETÖ”nün Türk hükümeti tarafından Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan Türk İslam alimi Fethullah Gülen’in takipçilerini damgalamak ve ötekileştirmek için kullandığı aşağılayıcı bir etiket olduğunu kabul etmek önemlidir. Bu terimin haberlerde kasıtlı olarak kullanılması, olumsuz stereotiplerin devam etmesine ve Gülen hareketiyle bağlantılı bireylerin damgalanmasına katkıda bulunuyor. Nefret söyleminin belirli grupları veya bireyleri özelliklerine, bağlılıklarına veya inançlarına göre hedef aldığını ve onlara karşı nefrete küçük düşürmeye, ötekileştirmeye veya kışkırtmaya hizmet ettiğinin farkına varmak önemlidir. Açıklamada, Gülen hareketiyle bağlantılı olduğu iddia edilen kişiler için “FETÖ” teriminin kullanılması, ayrımcı ve zararlı söylemlerin güçlendirilmesine katkıda bulunuyor. Bu tür bir dil, olumsuz algıları daha da pekiştiriyor, toplumsal bölünmeyi, nefret ateşini körüklüyor ve hedef grubun ötekileştirilmesine ve ayrımcılığa uğramasına yol açabiliyor.
Bağlamsal bilgi: Nefret söylemi, AKP yanlısı SABAH medya kuruluşunun bir parçası olup, açıkça Gülen hareketini hedef almaktadır. “FETÖ”, Türk hükümetinin, Temmuz 2016’daki başarısız askeri darbeden sorumlu bir terörist grup olarak ilan ettiği Gülen hareketini tanımlamak için kullandığı aşağılayıcı bir terimdir. Hareketin ABD’de yaşayan lideri Fethullah Gülen, darbeyle herhangi bir ilgisi olduğunu reddedmektedir. Bununla beraber Avrupa Birliği ve ABD, Türkiye’nin grupla ilgili görüşlerini benimsemeyi reddetti. Açıklamanın bağlamı, “FETÖ” teriminin Gülen hareketiyle ilişkili kişileri etiketlemek ve damgalamak için potansiyel olarak kötüye kullanıldığını gösteriyor.
26 Eylül 2023’te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi Yüksel Yalçınkaya v. Türkiye davasında kararını verdi. Kararda mahkeme, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6, 7 ve 11. maddelerini ihlal ettiğini belirterek, Gülen hareketi ve üyelerinin terör örgütü ve terör örgütü üyesi olarak kovuşturulmasının hukuka aykırı olduğuna hükmetti. Kararda mahkeme, hakimlerin 16’ya 1 oyla sunduğu delillerin değerlendirilmesinde sistematik sorunlar yaşandığına vurgu yaptı. Mahkeme kararından yaklaşık bir ay sonra İçişleri Bakanı yukarıda belirtilen nefret söylemini kullanmıştır. Açıklama, AİHM’nin Yüksel Yalçınkaya kararına ragmen halen süregelen Gülen hareketi mensuplarına yönelik operasyonların devam ettiğini belirtirken, kararda vurgulanan 268. paragraf (Suçun fiili temeli ne olursa olsun, hukuki belirliliğin esaslı güvencelerinin yerine getirilmesi gerektiği anlamına gelir) göz ardı edilmektedir.
AİHM, 7. maddenin ihlal edildiğini tespit ederek, Gülen hareketi üyelerine yönelik terör örgütü üyeliği suçlamalarının hukuksuz suç olmaz ilkesini ihlal ettiğini belirterek, hareket mensuplarına atfedilen eylemlerin suç teşkil etmeyeceğini açıkça ortaya koydu.
Açıklamanın etkisi:“FETÖ” teriminin kullanılması, Gülen hareketiyle bağlantılı kişilere yönelik daha fazla damgalama ve ayrımcılığa katkıda bulunabilir ve keyfi gözaltıların meşrulaştırılmasına neden olabilir. Olumsuz stereotipleri sürdürme ve bu spesifik grup için düşmanca bir ortam yaratma potansiyeline sahiptir.
Sonuç
Açıklamada, Gülen hareketiyle bağlantılı kişiler için aşağılayıcı “FETÖ” tabirinin kullanılması nedeniyle nefret söylemi yer alıyor. Nefret söylemi, özelliklerine, bağlılıklarına veya inançlarına göre belirli grupları veya bireyleri hedef alır ve onları küçük düşürmeye, ötekileştirmeye veya onlara karşı nefreti kışkırtmaya hizmet eder. Bu tür nefret söyleminin kullanılması, olumsuz stereotiplerin sürdürülmesine neden olmakta, bireylerin damgalanmasına katkıda bulunmakta ve ayrımcılık ve toplumsal bölünme ortamını beslemektedir. Nefret söyleminin zararlı etkisini tanımak ve bağlantıları veya geçmişleri ne olursa olsun tüm bireyler için eşitlik, adalet ve saygı ilkelerini destekleyen sorumlu gazeteciliği teşvik etmek çok önemlidir.