DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI’NIN HAZIRLADIĞI VE AVRUPA’DA DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI’NA BAĞLI CAMİLERDE OKUTULAN CUMA HUTBESİ

Olay Bilgileri

Olay Tarihi: 12 Haziran 2024

Olay Yeri: Belçika ve Almanya

Failin Bilgileri : Diyanet İşleri Başkanlığı ve Cuma hutbesini okuyan imamlar

Source: https://www.tr724.com/avrupa-camilerinde-de-okundu-diyanetin-cuma-hutbesinde-nefret-sucu/

Nefret Söylemi Analizi

Nefret Söylemi Beyanının Transkripsiyonu: 15 Temmuz ihanetini gerçekleştiren ”FETÖ”, inancımızı, ibadetlerimizi milli ve manevi değerlerimizi istismar etmiş, istiklalimizi ve istikbalimizi hedef almıştır.

Nefret Söyleminin Hedefi-Hedef Grubu: Bu ifadelerdeki nefret söylemi Gülen hareketi mensuplarına ve Fethullah Gülen’e yöneliktir.

Nefret Söyleminin Gerekçesi: Nefret söyleminin hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Nefret söylemi genellikle önyargıya, hoşgörüsüzlüğe ve bireyleri gerçek veya algılanan bağlılıklarına, özelliklerine veya inançlarına dayalı olarak küçük düşürme veya onlara zarar verme arzusundan kaynaklanır.

Nefret Söylemi İfadesinin Analizi: Cuma hutbesinde ‘‘FETÖ’’ tabiri kullanılarak Gülen hareketi ve mensupları kastediliyor. “FETÖ” ifadesinin Türk hükümeti tarafından Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan Türk İslam alimi Fethullah Gülen’in takipçilerini damgalamak ve ötekileştirmek için kullandığı aşağılayıcı bir etiket olduğunun bilinmesi gerekmektedir. Bu ifadenin kasıtlı olarak kullanılması, olumsuz stereotiplerin devam etmesine ve Gülen hareketiyle bağlantılı bireylerin damgalanmasına katkıda bulunuyor. Nefret söyleminin belirli grupları veya bireyleri özelliklerine veya inançlarına göre hedef aldığını ve onlara karşı küçük düşürmeye, ötekileştirmeye veya kışkırtmaya hizmet ettiğinin farkına varmak önemlidir. Cuma hutbesinde, Gülen hareketiyle bağlantılı olduğu iddia edilen kişiler için “FETÖ” teriminin kullanılması, ayrımcı ve zararlı söylemlerin güçlendirilmesine katkıda bulunuyor. Bu tür bir dil, olumsuz algıları daha da pekiştiriyor, toplumsal bölünmeyi körüklüyor körüklüyor ve hedef grubun ötekileştirilmesine ve ayrımcılığa uğramasına yol açabiliyor. Türkiye’deki nefret söylemi, camiler üzerinden Avrupa’ya da yayılmak isteniyor. Birleştirici olması gereken camiler milletin bir kesimini bir başka kesimine düşman gibi gösteriyor.

Bağlamsal Bilgilendirme: Nefret söylemi Diyanet İşlersi Başkanlığı’na bağlı olan Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nin hazırladığı Cume hutbesinin bir parçası olup kamuoyu önünde Gülen hareketini hedef almaktadır. “FETÖ” terimi, Türk hükümetinin, Temmuz 2016’daki başarısız askeri darbeden sorumlu bir terörist grup olarak gördüğü Gülen hareketini tanımlamak için kullandığı aşağılayıcı bir terimdir. Hareketin ABD’de yaşayan lideri Fethullah Gülen, Gülen hareketinin darbe girişimi ile herhangi bir ilgisi olduğunu iddialarını reddediyor. Avrupa Birliği ve ABD, Türkiye’nin grup hakkındaki görüşlerini benimsemeyi reddetti. İfadenin içeriği, “FETÖ” teriminin Gülen hareketiyle ilişkili kişileri etiketlemek ve damgalamak için potansiyel olarak kötüye kullanıldığını gösteriyor. Türkiye’deki nefret söylemi, camiler üzerinden Avrupa’ya da yayılmak isteniyor. Birleştirici olması gereken camiler milletin bir kesimini bir başka kesimine düşman gibi gösteriyor.

26 Eylül 2023’te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi Yüksel Yalçınkaya v. Türkiye davasında kararını verdi. Kararda mahkeme, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6, 7 ve 11. maddelerini ihlal ettiğini belirterek, Gülen hareketi ve üyelerinin Bylock uygulamasını kullanmak, Bankasya hesabına sahip olmak ve derneğe üye olmak gerekçeleri ile terör örgütü ve terör örgütü üyesi olarak kovuşturulmasının hukuka aykırı olduğuna hükmetti. Kararda mahkeme, hakimlerin 16’ya 1 oyla verdiği Bylock uygulamasının kullanımına ilişkin delillerin değerlendirilmesinde sistematik sorunlar yaşandığına vurgu yaptı. Mahkeme kararından yaklaşık on ay sonra Diyanet İşleri Başkanlığı’nın nefret söylemi, AİHM’in Yüksel Yalçınkaya/Türkiye kararının hiç kimsenin keyfi kovuşturmaya, mahkûmiyete veya cezalandırmaya maruz bırakılmaması gerektiğini, suçun maddi temeli ne olursa olsun hukuki kesinliğin maddi güvencelerinin karşılanması gerektiğini vurgulayan 268. paragrafını görmezden gelerek Gülen hareketi üyelerini veya hareketle bağlantılı olduğu iddia edilen kişileri hedef alıyor.

AİHM, 7. maddenin ihlal edildiğini tespit ederek, Gülen hareketi üyelerine yönelik terör örgütü üyeliği suçlamalarının kanunsuz suç olmaz ilkesini ihlal ettiğini belirtmiştir.

Nefret Söyleminin Etkileri: “FETÖ” teriminin kullanılması, Gülen hareketiyle bağlantılı kişilere yönelik daha fazla damgalamaya, ayrımcılığa ve keyfi gözaltıların meşrulaştırılmasına neden oluyor. “FETÖ” terimi aynı zamanda olumsuz stereotipleri sürdürme ve bu spesifik grup için düşmanca bir ortam yaratma potansiyeline sahiptir. Camiler aracılığıyla yayılan diasporadaki nefret söylemi Türkiye dışında da Gülen hareketi üyelerinin türk toplumu tarafından hedef alınmasına sebep olmaktadır.

Sonuç

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hazırlamış olduğu Cume hutbesi, Gülen hareketiyle ilişkili kişilere atıfta bulunmak için aşağılayıcı “FETÖ” teriminin kullanılması nedeniyle nefret söylemi içermektedir. Nefret söylemi, belirli grupları veya bireyleri özellikleri, aidiyetleri veya inançları temelinde hedef alır ve onları küçük düşürmeye, ötekileştirmeye veya onlara yönelik nefreti kışkırtmaya hizmet eder. Bu tür nefret söylemlerinin kullanılması olumsuz klişeleri sürdürür, bireylerin damgalanmasına katkıda bulunur ve ayrımcılık ve toplumsal bölünme ortamını besler. Nefret söyleminin zararlı etkilerinin farkına varılması ve aidiyetleri ya da geçmişleri ne olursa olsun tüm bireyler için eşitlik, adalet ve saygı ilkelerini benimseyen sorumlu gazeteciliğin teşvik edilmesi büyük önem taşımaktadır.