Nefret Söylemi ve Nefret Suçu:
Solidarity With Others
Türk hükümetinin Gülen hareketine yönelik saldırısı, Aralık 2013’te Cumhurbaşkanının en yakın müttefikleri ve ailesinin de dahil olduğu büyük bir yolsuzluk soruşturmasının patlak vermesi ve bazı bakanların çocukları da dahil olmak üzere çok sayıda kişinin gözaltına alınmasının ardından başlamadı. Erdoğan, Gülen hareketini hükümeti istikrarsızlaştırmak için komplo kurmakla suçladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi söylemi bu tarihten itibaren hareket üyelerine yönelik saldırıları artırdı. Temmuz 2016’daki başarısız darbe girişiminin ardından, Erdoğan’ın başlattığı, nefret kampanyası hareketin kamuoyu önünde şeytanlaştırılması biçimini aldı. Türk hükümetinin Gülen hareketi üzerindeki baskısı nedeniyle, harekete ve üyelerine yönelik nefret söyleminde büyük bir artış oldu. Bu bağlamda hükümet, Gülen hareketini ve takipçilerini “terörist” olarak tanımlamaktadır. Bu süre zarfında, hükümetin ve kamuoyunun onayladığı söylem “FETÖ” söylemi olmuştur.
Hükümet “FETÖ” söylemini bir baskı ve kontrol aracı olarak kullanmaktadır. Bu doğrultuda hükümet, hareket üyelerini sadece idari pozisyonlardan değil, sosyal hayattan da dışlamaktadır. Türk medyası harekete ve destekçilerine karşı şiddeti kışkırtmaktadır. Hareketin her üyesini “hain” olarak yaftalayarak toplumda bu kategorideki insanlara karşı önyargı aşılamaktadır.
Raporu indirmek için tıklayınız